Umutsuzluk, mutsuzluk, usanmışlık…

Şu an büyük bir sıkıntımız var bence; umutsuzluk, mutsuzluk, usanmışlık, özgüvensizlik gibi.
Bence çevremizde gördüğümüz en yaygın şeyler şu anda bunlar. Pek çoğumuz çok mutsuz, umutsuz, hayal kurmaktan korkar durumda. peki bunun sebebi ne? Neden mutsuzdur insan ya da neden o yolu seçer? İnsan neden umutsuz olur? Neden kendine güvenemez? Neden hayal kurmaktan korkar?
Hayat herkese adil değil kesinlikle, herkesin hayatı zor ama bazılarınki çok daha zor. Ama bence bu kesinlikle güzel bir şey. Zor yollardan geçen insanlar daha güçlüdür. Zor şeyler yaşamış insanlar hayata karşı daha sağlam durabilir. Karşılarına çıkan zorluklarda daha profesyonellerdir. Ama el bebek gül bebek büyüyen insanlar hayata ilk atıldıklarında çok zorlanırlar. Karşısına çıkan zorluklarda ne yapacaklarını pek bilemezler, toz pembe hayatlarından çıkıp gerçek hayatla tanışıyorlardır çünkü. Tamda bu nokta bu konularda büyük bir kırılma noktası bence.
Umutsuzluk, motivasyonsuzluk tabiki her insanda olabiliyor ama bence ilk defa zorluklarla karşılaşanlarda bu daha fazla. Sürekli zorluklarla büyüyen insanlar daha güçlü ama onlar da genelde çok hayal kuramaz durumda oluyor. Çünkü çevresinden öyle görmüş, hayatın zorlukları ile yüzleşmiş hep, etrafındakilerden hep Umutsuzluk görmüş, küçük görülmüş, çevresindeki şeyler dayatılmış bu insana sürekli. Sonuç olarak hayal kuramıyor insan, kendine güveni gidiyor, kendini küçük görüyor. Hayal kursa bile bunu kimseye söyleyemiyor, anlatamıyor, korkuyor… Şahsen ben öyleydim. Bence tamda bu noktada bu tür insanlar ikiye ayrılıyor. Birinci grup: Her şeye rağmen gülümseyenler, hayal edenler, umutlu olanlar, pozitif güler yüzlü olmayı seçenler. Elinde olmayan şeyler için sızlanmayı bırakıp elinde olan şeylere, yapabileceği şeylere odaklanan insanlar. Bence dünyadaki en büyük başarıları tamda bu gruptaki insanlar elde ediyor. Çünkü zaten zor bir hayatı olmuş ama pes etmemiş, her şeye rağmen umutlu. Derinden gelen güçlü bir motivasyona sahip. Bazı şeyler kamçı olmuş bu insana, içerden gelen bir enerji var dışarı salmak istediği. İşte güç bence tamda budur!
İkinci grup ise, durumu kabullenip, mücadeleyi artık bırakanlar. Dünyadaki en mutsuz insanlar bu kesimde bence. Çünkü zaten hayat zor ve bir usanmışlık hakim, umut motivasyon da yok. Her şeyi yapabilir bu kafaya sahip bir insan çünkü kaybedecek pek de bir şeyi yok, her şeyi bırakıp ölümü bekliyorlar hafiften, yapmak istedikleri bir şey yok, bir hayali bir hedefi yok, kendini geliştirmeye yönelik bir çalışması yok, kitap okumak bile istemiyor belki. En iyi ihtimalle, kendi hayatına bakıyor, ufak şeylerle mutlu oluyor, duruma artık alışıyor, hayat rutinleşiyor bu şekilde yaşayıp gidiyor. Çevremde genelde bu tür insanları görüyorum ben.
Peki nedir umut etmek, hayal etmek, motivasyon?
Bence en kısa tabirle ne olursa olsun pozitif olmak, gülümseyebilmek, vazgeçmemek bu dünyanın gelip geçtiğimiz bir durak olduğunu bilip ona göre yaşayabilmek, gerçekten ciddiye almamız gereken şeylerin farkında olmak, geri kalanları o kadar da takmamak. Rahat olmak bir anlamda. Yağmurdan kaçmak ya da fırtınanın geçmesini beklemek yerine; yağmurda ıslanmayı, fırtınada dans etmeyi sevebilmektir. Bence bu ayrıca hayattır.
Neden böyle olmalıyız hayata karşı?
Çünkü böyle olmazsak gerçekten yaşayabileceğimizi sanmıyorum, yaşamış bir insan olarak öleceğimizi sanmıyorum. İlerde yaslanıp ölüm döşeğine geldiğimizde mutlu, huzurlu ve şükür duygusu içinde “Ben yaşadım!” Diyebileceğimizi sanmıyorum. Bu şekilde olmazsak bu bedende gerçekten biz mi yaşamış olacağız yoksa çevremizdekiler mi? Bize sürekli akıl verenler mi, sürekli kendi doğrularını dayatanlar mı? Kendi hayatına bakmadan, daha doğrusu bakmayı bile bilmeden seninkine laf edip yanlış yolda olduğunu, boş hayaller kurduğunu, saçma şeylerle uğraştığını söyleyenler mi ?
Yanlış anlaşılmasın tabiki çevremizi dinleyeceğiz, tavsiye alacağız bu en önemli şeylerden biri ama kimse sizin kafanızda kurduğunuz düşüncelerinize, hayallerinize saygı göstermeyip kendi düşüncelerini size dayatamaz! Bu tavsiye falan değildir bence. Bir kuşun kanadını kesmeye çalışmak gibi bir şeydir bu. Büyük bir saygısızlıktır karşıdaki insana. Ama maalesef bunu yapanlar ne yaptıklarının farkında bile değiller bazen.
Çoğu insan umutsuz, motivasyonu yok. Hayattan bıkmış durumda. Peki bu tür insanlara nasıl yardımcı olabiliriz? Onlara nasıl motivasyon kazandırabiliriz ?
Onun geçmişine Bakarak, en derinine inerek. Bu insan neden böyle, bunun sebebi nedir, ne yaşadı da bunları düşünüyor ? Bunları öğrenmeden hazır kalıpları dayatmak bir işe yaramaz bence. Bunu siz öğrenmeye çalışırken kendisi de bazı şeylerin farkına varacak daha iyi görecek kendi durumunu. Sonra da ona Her şey ile tamamen kendisi olarak yüzleşmesi gerektiğini söyleyebilir, belki görmediği noktaları gösterebilir, düşse de kalkması gerektiğini anlatabilirsiniz. Bazı insanların hayatı gerçekten çok berbattır, çok kötü şeyler yaşamış, hayat ona adil davranmamış, hayatın sert sillesinin tadına bakmıştır. Bu insanların hayattan bıkmış olması umudunu kaybetmiş olması normaldir. Tabi buna rağmen umudunu kaybetmeyen güçlü insanlar da var. Yaşadığı dertler güçlendirmiş bu insanları. Hayatın bile yenemediği insanlar bunlar. Kim yenebilir ki. Zorluk insanı bu noktaya getirir. Onun için bence gerçekten de çok güzel bir araçtır aslında. Böyle bir şeyin bile değerini bilebiliyor olmamız lazım, sonuçta zorluk olmadan güçlü olamayız. Güçlü olmak isteyen insanların yapacağı şey bu zorlukları yenmektir pes etmek değil, zaten berbat bir hayatım var deyip bir köşede sızlanmak değil! Her şeye rağmen dik durabilmek, elinde olmayan şeyleri düşünüp ağlamak yerine elinde olan şeylere odaklanmaktır. Kötü şeylerin iyi noktalarını görebilmektir. kısacası işte bunları anlatmalıyız insanlara elimizden geldiğince. Örnek olmalıyız. Pes etmemeliyiz. Biz bir ekibiz ve bunun bilincinde olmalıyız.
Benim şu anki hayat felsefem;
“Vazgeçme, üzülme, ben bittim deme. Ne olursa olsun bir bak geriye, gülümse, hayal et ve yola devam et!”

Yorum bırakın