Bir kahramanın hikayesi!

Seyit Ali Çabuk; bilinen adıyla Seyit onbaşı 1889 yılının eylül ayında Balıkesir’de, havranın manastır köyünde ( şimdiki adı kocaseyit köyü) doğmuştur.
1909 yılında orduya katıldı.
Çanakkale savaşı sırasında düşman gemileri tarafından açılan bombardımanda bombalardan birisi Seyit Ali’nin bataryasındaki cephaneliğe isabet edip havaya uçurdu. 14 er öldü, 24 er yaralandı sadece Seyit Ali ve bir arkadaşı yara almadan kurtuldu. Patlamada topun mermiyi namluya süren düzeneği bozuldu.
Gemiler boğazı geçiyor. Arkadaşları yaralı, ölü. bombardıman altında.. Seyit Ali 215 kg lık mermiyi 3 kere kaldırıp ateşledi. 3. Atışta Ocean zırhlısını vurdu. Savaş sonrasında Seyit Ali’ye sorar komutanı;
“Nasıl kaldırdın, tekrar kaldır fotoğrafını çekelim, dünya görsün, duysun seni.”
“Kaldıramam komutanım, orda nasıl kaldırdım bilmiyorum. Sadece başka çaremin olmadığını biliyordum.”
“Dile benden ne dilersen”
“Komutanım ben iri yarı bir adamım ya. Bir parça ekmek yetmiyor, doymuyorum, karnım hep aç. Karnım doyarsa daha iyi savaşabilirim.”
“Seyitin ekmeğini iki parça yapın.”
Bir hafta sonra;
“Komutanım ne olur bu ekmeği geri alın. Benimle birlikte savaşan adamlar bir parça ekmek yerken ben iki parça yiyemiyorum.”
Savaş biter, Seyit Ali 1918 de terhis olur. 1909 da orduya katılmış 1918 de ordudan ayrılıyordur. O zamandan beri ailesini görememiş, haber alamamıştır. Ayrılmadan önce daha yeni doğacak bir kızı vardır. Çanakkaleden Balıkesirdeki köyüne yaya olarak gider. Bir akşam köye yaklaşır bir çobanla karşılaşır.
“Seyit Ali’yi bilir misin?”
“Yıllar önce savaş için gitti, bir daha da ne döndü ne haber aldık.”
“Onun bir eşi vardı, küçük kızı vardı onlara ne oldu. Eşi evlendi mi?”
“Evlenmedi, kızı 8 yaşlarında. Sen dul bir kadını neden sorarsın, kimsin sen!”
“Ben Seyitim..”
Seyit evine ulaşır. Sabah olmasını bekler. Sabah kapıyı çalar. Küçük bir kız kapıyı açar.
“Kızım annen evde mi?”
“Anne bir amca, bir emmi seni soruyor..”
Gözleri yaşlı eşine bakar Seyit.
İnsanın her şeyi değişse de gözleri değişmez ya, tanır onu eşi
“Bildim seni, Seyitsin sen.”
Seyit kömürcülük yapar. 1922 de büyük taarruza katılır. Ömrünün sonlarına doğru bir zeytinyağı fabrikasında hamallık yapar. Sonrasında ayakkabı yamayarak geçimini sağlar. 1 Aralık 1939 da zatürre yüzünden hayatını kaybetti.

Yorum bırakın